
Çeviri : Kağan Çam
Amerika’da yıllarca ‘sakıncalı’ bulunarak sansürlü ve değiştirilmiş versiyonuyla okura sunulan Yaban Diyarlardaki Yabancı, Türkçe’ye tam metin olarak kazandırıldı.
1962 Hugo Ödülü’nü alan Yaban Diyarlardaki Yabancı, Mars’tan Gelen Adam Valentine Smith’in insanlara groklamayı, su paylaşmayı ve Sevgiyi öğretmesinin öyküsü…
60 kuşağını da yaratan bu kült eser, insanlığı toplumsal değerleri yeniden yargılamaya zorluyor.
İşte size, bugüne kadar yazılmış en popüler bilimkurgu romanla tanışma fırsatı!
Valentine Michael Smith Mars’da büyümüş ve insan denilen ırkın kültürel, fiziksel ve duygusal amaçlarının farkında olmayan bir insandır. Ve ait olduğunu düşündüğü Mars gezegeninden ve oranın yerlilerinden ayrılarak dünyaya getirilir ve bir çeşit tecrit hayatına başlar.
Robert Heinlein bu kitapta iki şeyi harika yapmış. Birincisi, insan kültüründen uzakta yetişmiş bir bireyin kültürümüzün -Amerikan kültürü demek daha gerçekci olabilir.- tuhaflıklarına ve bize olağan, refleks olarak anlaşılabilir gelen durumlara karşı verdiği tepkiyi aktarmak ve dönemin penceresinden bakıldığında eleştirilmesi zor durumları konu edinmek. İkincisi ise Heinlein hakkında bir şey okurken insanlar her zaman onu politik görüşleri veya fikirleri üzerinden eleştirmeyi seçiyorlar. Bu kaçınılmaz bir şey olmasına rağmen bence Heinlein cevap yerine insanların üzerinde düşünmekten kaçındıkları veya düşünmemeleri toplum tarafından telkin edilen konuları sorgulamalarını sağlamak adına diğer bilimkurgunun dönem yazarlarına göre daha iyi iş çıkartıyor.
Kitap, heyacanlandırıcı bir giriş ile başlıyor. Politika, para, cinsel ilişkiler babında yerinde tespitler ve görüşler sunuyor. Michael Smith yada diğer adıyla “Mars’tan Gelen Adam” ve onun Dünya’yı ve dünyalıları groklamaya -bu kelime olayı tamamen kavramak adına oluşturulmuş.- çalışmasını okurken yer yer tebessüm ettirebiliyor. İnsan olmayan birine kültürü ve davranış nedenlerimizi açıklamak insan olan ama daha gelişmiş ve tamamen insanlıktan uzak bir ırk tarafından yetiştirilen bir insana açıklamak arasında fark olduğunu düşünüyorum. Heinlein bu farkı açıklıyor ve Michael’in Marslı düşüncesini insan geleneklerine uygalaması, kendince dişe dokunur tespitler yapmasını ve Tektanrıcılık ve Tekeşlilik üzerine ilginç, düzeni yıkıcı, toplumu tarafından şirk olarak görülebilecek görüşler oluşturmasını sağlıyor.
Yazarın aklındakileri açıklamak adına kitaba koyduğu “Yoda” olan Jubal ile birlikte felsefe, dünya görüşü, politika gibi birçok görüşte fikirlerin, tartışmaların havada uçuşmaya başladığı ikinci kısım favori bölümlerinden oldu. Oldukça ilginç karakterlere sahip olan kitabın bir çok yan karakteri bu kısımda gözükmeye başlıyorlar ve garip fikirler havada uçuşmaya başlıyor. Ve her şeyin benim adıma tepetaklak gitmesine ve muhteşem diyebileceğim bir ktabı böylesine hayal kırıklığına çevirmesine neden olan bölümler başlıyor.
Valentine Michael Smith serbest kaldığında, -dünyayı ve insanları grokladığı zaman- kitap heyecanını kaybetmeye ve okurken beni sıkmaya başladı. Bir kaç gün ara verip döndüğümde bile hikayeye girmekte acayip zorlandım. Bunun nedeni de büyük olasılıkla Patty karakteriydi. Patty’yi anlamak pek benim adıma mümkün değil. Daha önce de körü körüne inanışlar gördüm, okudum ama bu kadar sinir bozucusunu değil. Foster Kilise de gerekli bir unsur olmasına rağmen ilgimi çekmeyince o kısımlar ve hikayenin ana elementlerinden biri benim için önemsiz bir hale geldi.- Heinlein’in kitap boyunca dile getirdiği görüşlere katılmak veya karşı çıkmak zorunda olmasam bile bu fikirlerin benim açımdan radikal olduklarına değinmeliyim. Kitap okurken objektif olmak zor. Her ne kadar fikirlerine katılmasam da Heinlein böyle bir düşünceyle okuduğum ilk yazar değil ve sonuncu da olmayacak. Fakat bu durumun beğeni çizgimi etkilemesi ne yazık ki engelleyebileceğimi düşündüğüm bir durum değil. Yukarıda bahsettiğim şeyi burada bende tekrarlamış oldum. Sanırım bunu yapmadan görüş bildirmek imkansız diyebilirim.
Yamyamlığın sanki bir tabuymuşcasına yıkılmaya çalışılması, grup seksin normalliği, üremenin ikincil faktöre indirgenmesini -bebeklerle sorununuz ne ki- vs. Yazıldığı dönemde sansürlü haliyle bile fırtınalar koparmış olabilir ama benim için bir bilimkurgu klasiği olmaktan çok uzak bir kitap oldu.

Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...